27 Eylül 2012 Perşembe

'kaygı' istanbul 2012







kaygı

biliyorum iyi biri olmadığımı
her anımda yalpalar
düşe kalka düşlerim
.
.
utanmanın ne olduğunu sordum
şehre yeni giren göçebelere
bir kamyonun sırtına yüklenmişti hüzün
çocuklar sadece griyi görüyordu
topraktır dediler ki utanmak
unutmak nedir dedim
sensin dediler
.
.
kaçtım..

'mesken' 2012 istanbul








mesken..



kaç cephesi var evlerimizin
kaç yöne bakar
güneşi görür mü ilk doğduğunda
ya da batarken perdeleri örttürür mü
ya da kaç balkonu var evlerimizin
dışa taşan, konuşan, apayrı
içi mi güzel yoksa dışı mı
muhiti nasıl, ya komşuları
iç dışa dış içe çevrilse diyor derviş
kaç yüzümüz var etrafa bakan
tecelliler doğar mı içimize
gençken mi yoksa ölüm döşeğinde bile
kör müyüz perdelerimizden
ya da ne kadar uzar irşad kaleleri
ruhumuzun gümüş ışıklı balkonlarından
ya da kimlerle oturup kalkarız
zihnimizin komşuları kim
tefekkür gemilerine binip
hangi limanda demirleriz

kaç yüzlüyüz ya da
kaç yüzümüz nifak bakar
kaç yüzümüz inkarda
ya da bir tek yüzümüzle
teslim olabiliyor muyuz hakikata..

11 Eylül 2012 Salı

'bir hayvanın anlattığı insan' istanbul eylül 2012








bir hayvanın anlattığı insan






bir kelebek gibi simetrik olmasaydı evren
ekvatoru olur muydu dünyanın
oval yörüngesinde gezinirken gezegen
hiç sapmadan öyle muallakta
şakağı olmzadı ya da insanın
olmasaydı zıtlıklar
olmazdı göğüs kafesi, göbek deliği

bir kelebek gibi simetrik olmasaydı evren
nasıl doğururdu mahlukat
nasıl doğururdu hiç sevmeden
öyleyse bir ağaç insan kadar olmasa da
sevmeden uzanamazdı ışığa
ve insan kadar sevemese de
varlık tüm hücrasıyla
en mutlu esiri olamazdı serüvenin
en çok olmayana ergide yansıtırken isimleri
hiç biri insan kadar sevemese de
ve hiç biri düşemeseler de aşağılara insan kadar
sevmesi gerektiği kadarını bilerek
en büyük depremini yine tüm vücut sahipleri
                                              'insandan başka'
kusarken görevi icabı
anlar ki en dibinde de bu çukurun
ve anlarki uzayın son noktasında da
en kamil bileşiği olan varlığın
tüm simetrisiyle yani tüm zıtlıklarıyla
kurulmuş oturuyor insan
tüm kibriyatıyla
bazen samimi ama çoğu zaman
hiç samimi olmadan...